İyi fikirlerin sade paketler içerisinde işlevsel ürünler olarak sunulması felsefesini ortaya koydu Jobs. İlk çıkış noktası tamamen şöyleydi: küçükken bir çiftlikte oldukça fazla zaman geçiren Jobs, buzağıların doğduktan birkaç saat sonra 3 5 hareket edip sonra hemen yürümeye başlamasından etkilenmişti. Bu evrimin bir sonucu olarak sezgiselliğin gelişmiş olması ile alakalı bir durumdu ve ürünlerinde de genelde bu politikayı takip etti. Basit olmalıydı, sade olmalıydı ve işlevsel olmalıydı. Böyle bir vizyonu ortaya koyduktan sonra ortaya çıkabilecek ürünlerin nasıl bir sunumu olabilirdi? Çarpıcı, ikna edici, ürkütücü, sorgulayıcı. Jobs bütün sunumlarında hepsini denedi.
Jobs şirketini kurumsallaştırmaya karar verdiğinde, etkili bir yönetici olarak Pepsi’de yönetici konumunda olan John Sculley’i Apple’a davet etti ve yönetim kurulu ile CEO olarak atadılar. John, çok fazla ürün ile piyasada yer almak ve ürün çokluğu ile pazarı domine etmek istiyordu, Steve ise belirlediği ürün çizgisinde hareket etmek istiyordu. Zaten ekonomik olarak da durağan olan Apple’ın şirket durumundan hareketle John yönetim kurulunu ikna ederek Steve’i kendi öz evladından uzaklaştırmayı başardı. Steve ise kendi yakın arkadaşı olan mühendislik takımını da beraberinde götürmeye çalıştı. 1996 yılına kadar farklı girişimlerde bulunan Steve, Pixar ile oldukça iyi bir başarı elde etmişti ve Next adlı yeni bir bilgisayar şirketi kurmuştu. NextUp adlı yeni bir işletim sistemi üzerinde çalışıyordu ve güçlü bir grafiksel arayüzü olan bu işletim sistemini çalıştırabilmesi için güçlü sistem donanımları olan bir makine de tasarlamıştı. Maliyetleri oldukça yüksekti, ancak Steve bir pazarlama dehasıydı, nihayetinde fuarlarda bu sistemini gösterdiğinde dikkat te çekmişti. Apple oldukça zor günler geçiriyordu, ekonomik olarak dibe vuruşu görmüştü. Steve’i geri dönmek için ikna etmeyi başardıklarında, Steve Apple’da bir temizliğe girişti. Sculley’in ürün stratejisine göre çok fazla ürünle piyasayı domine edebilmek için üretilen tüm ürünlerin üretimi için gerekli yedek parçaları da Apple depolarında bulundurmayı tercih ediyorlardı. Bundan dolayı başarısız ürünler için bile oldukça fazla stok vardı. Steve bir şekilde bunları elden çıkardıktan sonra, bir kamp sonrasında tahtanın başına geçerek profesyoneller ve son kullanıcılar için olacak şekilde 2 ürün kategorisi belirledi. Bunların başına Mac ve Mac Pro’yu yazdı. Daha sonra da kitap gibi katlanan bir şey çizip, buna da MacBook dedi ve Macbook / MacBook Pro doğmuş oldu.
2 Kategori ve 4 ürün.
Peki, ne yapıyoruz? Bizim hikayemizin başladığı noktaya geldik mi? Uyanın.
Kimin İçin Yaptılar, MacBook başlıyor
Kimin için yaptılar serisinin ilk yazısını yazdıktan sonra, Asus ile birlikte başlayan diz üstü bilgisayarları dürtükleme serimizi devam ettiriyoruz. Apple MacBook’lar ise günlük hayatımda aktif olarak kullanmasam da yakinen ve ilgiyle takip ettiğim bir ürün ailesidir.
Diz üstü bilgisayarları, özellikle ilgilendiğim bir alan olarak kafanıza bir yere not alabiliriz.
Dizüstü bilgisayarları keşfetmeyi severim. Özellikle küçük gövdesine rağmen büyük işler çıkarabilen atom karıncaları. Peki MacBook’lar tam olarak neydi?
Apple sadece taşınabilirliği yüksek küçük form faktöründe bilgisayarlar üretmedi. MacBook’ların küçük form faktörüne sahip olması Steve’in bir tercihiydi. Steve yuvarlak köşeli dörtgenlere bayılırdı ve en akıcı şeklin bu olduğuna inanıyordu. Yuvarlak köşeli dörtgenler; Apple TV’yi Mac Studio’yu bildiniz mi? Tabi bunun sorunları olmadı değil. Bu Form faktörüne henüz hazır olmayan iç donanımları sığdırmaya kalkılan bir dönemde, Wi-fi kararlılık sorunları, ısınmadan dolayı performansın beklenenin altında kalması gibi sorunlar yaşandı. Nihayetinde iç kaynakların üretim teknolojisi geliştikçe ve Apple’ın ittirip kaktırmasıyla daha ufak, daha sade ve daha dayanıklıymış gibi görünen bilgisayarlar ortaya çıktı. Dayanıklılık meselesi biraz su geçirebilir, çünkü aslında Apple diğer diz üstü bilgisayar üreticilerinde çok olmayan MacBook’u giydirmek denen bir kavramı doğurdu. Hatta alışkanlık haline getirtti. Çoğu zaman tasarımda güzellik için dayanıklılıktan feragat etmişliği vardır. Gelelim MacBookların genelinden özeline.
Son kullanıcılar için MacBook Air
Macbook Air Apple’ın genel kullanıcı kitlesine istikametlendirdiği bir makine ailesi. Bu cihazlarda iç donanım, genelde eldeki kaynakların başlangıç seviyesinden başlar. Aynı şekilde dış paket için de benzer şeyleri konuşabiliriz.
Genel kullanıcının günlük işlerini halledebilmesi, yöneticilerin iş takip edebilmesi, meslek öğrencilerinin işlerine merhaba diyebilmesi, kodlama tabanlı ürün geliştirme süreçlerinde 3D simülasyon olmadığı sürece yeterli sistem kaynakları barındırır. Apple silikon tabanlı veya İntel platformuna inşa edilmiş MacBook Air’ler için aynı şeyler geçerlidir. Sadece Apple Silikon tabanlı Macbook Air’ler, Apple silikon’un yeteneklerinden dolayı mesleki öğrenciler için daha fazlasını sunar.
Dijital Yaratıcıların Enstrümanı, MacBook Pro
Dijital üretim atölyelerinde veya karmaşık bir projede çalışıyorsanız, MacBook Pro size iyi bir arkadaştır. Apple, diğer profesyonel alana ürün geliştirenlerin aksine, çalıştığınız cihazın sizin tarzınızı yansıtabilmesini sağlamanız için özelleştirir. O yüzden özel renk seçenekleri ve aksesuar ailesinin geliştirilmesine önayak olmuştur. Hadi güzellemeyelim de gerçek detaylara odaklanalım.
MacBook Apple’ın tüm kurşunlarını silaha koyduğu bir ürün ailesidir. İç kaynakları Apple silikonda da İntel tabanlı MacBook Prolarda da farklı segmentlerde tutar. Kulaklık girişlerinden, USB portlarına kadar belli standartları karşılamak üzere geliştirir. Apple burada da diğer üreticilerden farklı çalışır. Diğer üreticiler ortak yazılım platformunda rekabet eden belli donanımlar üretirler. Bu yüzden onay ve sertifikalara ihtiyaç duyarlar.
Apple neredeyse tamamen kendi terminolojisini kullanır. İPS ve MİNİLED kullanarak aydınlattığı ekranlar için bile sektörün standart terimleri yerine kendi isimlendirmesini kullanır. Bu yüzden MacBook’un hangi dayanıklılık standartlarını karşıladığını ve portların ne düzeyde dayanım gösterdiğini asla bilmiyoruz; ancak birçok profesyonel ürünler gibi uzun yıllar dayanırlar. Bunu etrafımda çok da gördüm. Halen daha 2012 MacBook Pro’lar kullanılıyor. Elbette birazcık Upgrade ile. Peki MacBook Proları nasıl ayırt edeceğiz?
İntel tabanlı MacBook Prolar zaten i5 ve i7 işlemci çevresinde şekillenir. Ki, zaten Apple İntel geçmişinden hızlıca sıyrılmaya çalışırken, Apple Silikon tabanlı MacBook proları kurcalamak daha güzel olacak.
Öncelikle tasarım değişikliğini görelim. Apple MacBook’lar için yuvarlak köşeli keskin kenarlı dörtgenler kullanıyordu. Bu sayede MacBook Prolar en kalın yeri ile değil, inceltilmiş kenarları ile dikkat çekiyordu. Aslında kenar kısımlarına göre ortaya doğru olan gövde kısımları biraz daha etlidir ve soğutma toleransı için yükseltilen iç hacim bu tasarımla gizlenir. MacBook’un altının kenarlara yakın bölümlerinde düz dikeç çizgi halinde açıklık yapan emme çizgileri ve arka kısma yakın fan tahliye çizgileri bulunur. Emme çizgilerinden çekilen hava ısı boruları vasıtasıyla sistem bileşenlerine temas ettirilerek Fan tahliye alanlarından dışarı atılır. Hemen basit bir deney yapalım mı?
Yumruk yapın ve parmaklarınızın arasından hava çekmeye çalışın. Geçen hava soğuktur ve parmaklarınızın sistem bileşenleri olduğunu düşünün. Yumruğunuzun içinden geçen hava ağzınıza dolmak yerine fan tahliye ızgarasından dışarı atılıyor. Fan dönerek hava çekme işlemini yapar. Havanın içeri çekildiği yerler Emme çizgisi olarak adlandırılır. Bu aynı zamanda hoparlör için akustik veya radyatörleri için pasif titreşim alanı olarak da kullanılabilir. Böylelikle dar alanda geniş titreşme alanı sayesinde daha tok ses elde edersiniz. Bu gereksiz bilgiden sonra devam edebiliriz.
Apple silikon geçişi ile birlikte, İntel’in rica ettiği tasarım Prensiplerinin dışına çıkarak daha ince bir anakart ve daha ince profilli bir soğutma alanı yapılabildi. Bu sayede Apple her tarafında aynı kalınlıkta bir tasarıma geçti. Bununla birlikte alt kenarları yuvarlatılmış neredeyse kavis yapan bir dörtgen tasarımına geçti. Bu sayede emme çizgisini gerçekten hoparlörün titreşim alanı için kullanabildi ve daha minimalist emme çizgileri ve fan tahliye alanları kullanabildi.
Dış paketteki değişimlerin yanı sıra, Apple silikon, içeriğinde işe özelleşmiş çipler de bulundurarak selefine göre daha başarılı veya verimli sonuçlar elde etmeyi sağlar. Render ve kodlama işlerini hızlandıran bu özel çipler, rakip mimarideki çekirdek tasarımının işleri hızlandırabilmesi için daha fazla güç tüketmesi gerektiği durumda, işi daha az güç tüketerek yapabilir hale gelince, pilde de prizde de aynı performansı verebilen makineler doğdu. Peki, MacBook Proların kendi arasında ayrımlar neden?
Öncelikle taşınabilirlik. Daha büyük ekrana ihtiyacınız yoksa, hedef noktalarda bulunduracağınız harici istasyonlarla daha konforlu bir alana veya portatif bir çalışma istasyonuna sahip olabilirsiniz. Bu yüzden bir atom karınca denebilir kendisine. Modelleme, render işleriniz için iyi bir işleyici ve ses montajı gibi işleriniz için size destek olacaktır.
Bununla birlikte,
- Sümilatif geliştirme işleri.
- Büyük hesap tabloları ve kompleks baskı işleri.
- 3 boyutlu modelleme (Windows tarafında bu daha iyi olabilir) ve geniş ekran gerektirmeyen tasarım işleri için.
- Basit kurgular ve ses Studio’su olarak kullanılabilir.
Sahip olduğu gücü siz nasıl kullanacağınızı daha iyi bilirsiniz ancak fikir vermek olabilir bizimkisi.
16 inç MacBook ise, özel bir alan. Bu tam bir mobil iş istasyonu. Ekranının geniş olması görsel kurgu yapanlar ve yaptığı işin nasıl göründüğünü işi yaptığı cihazda görmek isteyen üreticileri hedefler.
Söz konusu iş alanı için, daha geniş alanda daha da fazla detay görebilmek iyidir.
Bu durumda daha küçük MacBook Pro için söylediğimiz her şey geçerli olmakla beraber dahası da mümkündür. Dahası alan genişlediğinden ötürü daha geniş soğutma toleransı da mümkün. Bu sayede küçük olan MacBook Pro’dan daha performanslı bir makine var elimizde. Taşınabilirlik bu makinede daha çok bir yere götürmek olarak düşünülür. Gene de bunu sırtında gittiği her yerde taşıyan tanıdıklarım da var.
Ekosistem Olarak Apple
Apple Macbook’lar MacOS olarak isimlendirilen ve yıllık büyük güncelleme ve yıl içerisinde düzeltme geliştirmeleri alan bir işletim sistemi ile birlikte gelir.
Kendi yerleşik erişilebilirlik özelliklerini taşır.
Bununla birlikte, kendi erişilebilirlik özellikleri bulunduruyor olsa da dışarıdan uygulama yükleme ve dış geliştiricilerin paketlerini kabul eden bir işletim sistemi olduğundan ötürü diğer geliştiricilerin, Apple Erişilebilirlik yönergelerine ne kadar uyup uymadığına doğrudan bağımlıdır kullanıcılar. Tabi, gelişen teknik ve teknolojilere Apple Erişilebilirlik özelliklerinin ne kadar uyum sağladığını da ele almak, bu yazının amacı değil.
MacBook’lar tıpkı diğer Apple ürünleri gibi tek tip üretici ve standartlara sahip olduğundan, aksesuar zenginliği daha fazladır doğal olarak. Biraz da tek tipte port bulundurması ve portların (giriş çıkışların) sınırlı sayıda olmasından dolayı aksesuar üreticileri için bulunmaz bir iş alanı da oluşturur.
Sonuç Olarak
Nihayetinde bu makineler paranın satın alabileceği şeyler,elbette paranız yettiği sürece her biri satın alım için uygundur. Apple’da zaten mümkün olduğunca çok satmak isteyecektir. Bununla birlikte, ihtiyacınıza uygun makine seçmek denen şey, tam da doğru yere kaynak yöneltebilmek anlamına gelir. Bu yüzden hangi işleri ne kadar yaptığınızı belirleyip ona uygun cihaz seçmek maddi kaynağınızı verimli kullanmanızı sağlar. Apple cihazlar çoğunlukla stilinizi de yansıtır ve tasarımdaki ayrıntı yüzünden işlevselliği feda edebilirler demiştik. Port tipleri ve sayısı Apple cihazlarda sınırlıdır, bu yüzden çokça dönüştürücü taşımanız ve kullanmanız gerekmiştir Apple cihazlarda. Kişisel olarak, Apple cihazlar tozlu şantiyelerin ve stresli iş alanlarının değil, daha çok iyi görünen stil ve podyum mankenleri tarzı narin ve dijitalin iş yapma aracı gibi gelir benim gözümde. Gerçekten dayanıklı MacBook’lar ve gerçekten dayanıklı diğer cihazlar üretmeye yeni başladılar denebilir. Ekosistemini ve üretim biçimini düşündüğünüzde Apple sizin için bir seçim tercihiyse, umarım bu yazı sizin için faydalıdır.
Yorumlar
Bu yazı için henüz yorum yok.
Yeni Yorum